Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Sivas
……….. kuzeye doğru giderek Gürün kasabasına geldik. Sivas eyâletinde ve Engel toprağında yüzelli akçelik nahiye kalasıdır. Bin haneli olup camii, mescidi, hanı, hamamı, sultan çarşısı olan şirin bir kasabadır. Türkmen Ağası hükmündedir. Kethüda yeri, serdan ve muhtesibi vardır. Şehir içinden nehir akar. Halkı, Okçuoğlu kürkü giyer. Havası ve suyu güzel olduğundan halkı dinç olur.
Buradan kalkarak kuzeye doğru ilerledik, sahralardan geçip Darende kalesine vardık. Sivas eyâleti toprağında Türkmen Ağası hükmünde yüzelli akçelik kazadır. Yeni serdan, subaşısı, müftü ve nakîbi ile bilginleri vardır. Kalesi taşlık bir yerde ve yüksek bir tepe üzerinde olup, Hazret-i Ömer’in çocuklanndan olan Malatya fâtihi tarafından yaptırılmıştır. Zaman geçtikçe yer yer harab olduğundan dizdân ve neferleri yoktur. Şehir Karadoruk toprağında, nehir kenannda kerpiç taşla yapılmış bin kadar haneli, bağlı ve bahçeli, yedi mihrab camili, han ve hamamı İle çarşı ve pazan olan bir şirin kasabadır. Halkı, Türkmen ve Ermenidir. Debbağhânesi meşhurdur. Kırk-elli dirhem kadar sulu zerdalisi olur ki, kurusunu Arap ve Acem’e hediye götürürler. Ayandan Şeyhoğlu ile üç gün sohbet ettik. Buradan kalkarak yine kuzeye doğru giderek Sazatğaz’a geldik. Sivas toprağında gelişmiş bir köy olup, halk Müslüman ve Ermenidir. Bir kayadan hayat suyu gibi kaynak su akar. Buradan da hareketle, yine kuzeye doğru giderek Mancılık köyüne geldik. Türkmen Ağası idaresinde, Sivas toprağında bir zeamettir. Yine kuzeye doğru giderek Ulaş, kasabasına vardık. Sivas toprağında, Türkmen ağası ulusu Köçümi burada oturup, Türkmenlerden yayla hakkı alır. Ayrıca kadısı vardır. Beşyüz haneli îslâm ve Ermeni kasabasıdır. Memi Kethüda Camiini, Sultan Süleyman’ın fermanı ile Mimar Sinan yapmıştır. Birkaç dükkânı olup başka imaret yeri yoktur.
Buradan da kuzeye doğru giderek Sivas sahrasında Kızılırmak nehri üzerindeki Zağzağ Köprüsü’nü (Eğriköprü) geçtik. Onsekîz gözlü büyük köprüdür. Bu Kızılırmak nehri de Erzurum ve Nikhisar dağlarından ve Özellikle Beydağı’ndan çıkıp, nice köy ve beldeleri sulayarak bu Eğriköprü’den geçer. Sonra tâ Kayseri altındaki bir gözlü köprüden geçip, batı taraftaki şehirleri sulayarak Çaşnigir Köprüsü’nden geçer. Osmancık kalesiyle Hacı Hamza’dan ve Tosya yakınından geçip Bafra şehri yanında kayalardan kendini Karadeniz’e atarken öyle feryad-figan eyler ki, insanın kulağını sağır eder. İşte, bu şekilde güzel yerleri seyrederek Sivas şehrine geldik.
Darü’l-alây Kâhne Âbad yani Sivas Kalesinin Yapısı: Hazret-i Zekeriyya zamanındaki Maraş Kayseri Cimcime, Maraş’ı kurmuştur. Bunun diğer kardeşi de Sivas’ı kurmuştur. Bazı tarihler, bunu Şah Kiyomers’in kurduğunu yazarlar. Bazıları İse Dahhâk Mari’nin olduğunu söylerler. Kiyomers, Sivas’da medfundur. Bunun zamanında, Sivas’da ekilmedik toprak kalmazmış! Tâ Kızılırmak kenarına kadar şenlendirilirmiş. Sonra nice hükümdarların eline geçip, sonun¬da Bağdad halifesi Harun Reşid zamanında Seyyid Cafer Gazi yardımı İle islamların eline geçmiştir. Sonra Dânİşmendoğullanndan Nikhisar fâtihi Sultan Melik Gazi, Selçukluların yardımı ile tekrar almıştır. Onlardan sonra da Osmanlılar,Yıldırım Bayezid zamanında, Türkmenler elinden almış ise de, Timur’un ilerlemesinde ilk defa önüne Sivas gelmiştir. Halkı ve binlerce çocuk boyunlarına Kur’an takarak Timur’u karşılamaya çıkmışlarsa da, demir yürekli nursuz adam bunları ayaklar altında perişan etmiştir. Burada yedi gün kalarak yetmiş bin bilgin ve halkı kılıçtan geçirmiştir. Bu şekilde kaleyi dahi harab etmiştir. Halen harabeleri durmaktadır. Halk ağzında, «Sana bir iş edeyim ki Timurlenk Sivas’a etmemiş ola» derler.
Timur, Nasreddin Hoca ile görüştüğünde Hoca, Timur’a:
«Niçin Sivas’da kırkbin çocuk ve nurlu Muhammed ümmetini Tatar atlar altında ezip yetmişbin Allah yaratığını öldürdünüz?» Dediğinde
– Timur:Vallahi Sivaslılar, Kuran-ı Azim yaratılmışdır diyerek, uydurma sözleri hükmü kaldırılmış âyetlere benzedip, Kur’an’ı Kuranlıktan çıkarmışlardı. Çocukları da zina çocukları olup, ihtiyarları ise Şiî, Hurafî, Cebrî, Kadiri mezheplerine girmişlerdi. Âleme örnek olarak doğru yola getirmek için, üzerlerine yürüyerek şehirlerini harab ettim. Senin hatırın için şehrini sana bağışladım. Korkma, harab etmem.» demişti.
Sonra, Yıldırım Han ile çarpışmıştır ki daha önce anlatılmıştır.Çelebi Sultan Mehmed padişah olduğunda Sivas’ı imar etmeye başlamış ve iki kale yaptırmıştır. Daha sonra Bayezid Velî zamanında Acem Şahı; Erzurum, Kemah, Sivas ve Tokad taraflarını, «Miras malım ve arpa çukurum» diyerek ele geçirdi. 921 tarihinde buraları Acem elinden geri almıştır. Ben, Murtaza Paşa efendimize vezirlikle Sivas valiliği verildikten sonra, Haleb’den Urfa, Raka, Harran, Maraş ve Kayseri taraflarına dört ay seyahat ederek, Sivas’a gidip şerefli sohbetlerinde bulundum. Paşa kalesinde saraya bitişik Çavuşzâde’nin evini bana hazırlatıp bütün ihtiyaçlarımızı gönderdi. Biz de padişah defterdarına ve ilgili yerlere müracaat ederek Sivas’ın tamirine başladık.
bazı bilgiler eksik
Çok Teşekkürler çok güzel tamda aradığım gibi bir yazı saolun
Çok faydalı bir yazı, teşekkürler
evet gercekten banda cok yardımcı oldu güzel sahrımzı hakkında bılgıelr ogrenmiş olduk:)
çok gzl dersimde yardımcı oldu ……… paylasım için tskkk